Albert Einstein'in çok güzel bir sözü var:
Hiçbir özel yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.
Türk Dil Kurumu'na göre merak etmek ''anlamak veya öğrenmek istemek'' olarak açıklanıyor... Kısaca başarıya giden yol olarak da tarif etmek sanırız yanlış olmaz...
Merak etmek, içimizdek öğrenme açlığı sebebiyle ortaya çıkar, ardından araştırma ve öğrenme süreçleri ile devam edip bizi ''BİLME'' noktasına götürür...
İster işe yeni başlamış uzman yardımcısı olun ister direktör, bir şirketin tüm çalışanlarının (Gn. Müdür, CEO ve hatta PATRON dahil) merak etmeleri gereken bir soru vardır:
İşimi daha doğru, daha hızlı ve daha iyi nasıl yapabilirim?
Bu soruyu soran, cevapları bulmak için sürekli araştıran ve sonunda da başarılı olan çalışanlarla dolu bir şirketin rekabetçiliğini sorgulamak muhtemelen anlamsız olacaktır...
Meraklı insanlar özgüveni yüksek, proaktif kişilerdir. Sorgulayıcı ve aratırmacı kişilikleri, sorunun parçası olmak yerine çözümün parçası olmalarını sağlar. İşe alım yaparken bu tarz kişilere dikkat etmek de fayda vardır...
Meraklı insanlar özgüveni yüksek, proaktif kişilerdir. Sorgulayıcı ve aratırmacı kişilikleri, sorunun parçası olmak yerine çözümün parçası olmalarını sağlar. İşe alım yaparken bu tarz kişilere dikkat etmek de fayda vardır...
Bu çalışanların yaşayacakları en büyük zorluk böyle bir şirket kültürünün ve onları doğru yönetip yönlendirebilecek ilham verici liderlerinin bulunmamasıdır. Dinleme ve iletişim becerisi zayıf,ben merkezci, eleştiriye ve öneriye açık olmayan yöneticiler sayesinde şirket gelecekteki liderlerini,bu değerli insanları rakiplerine kaptırma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır...
Bu arada unutmadan söyleyelim. Merakın ve öğrenmenin en büyük düşmanı korkudur. Şirketinizde eğer korkunun çok faydalı olduğunu düşünen yöneticileriniz varsa sizinde o yöneticileri iyi düşünmenizi öneririz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder