10 Aralık 2014 Çarşamba

İYİ ÇAY NASIL DEMLENİR?

Muhtemelen bazı dostlarımız şimdi bu yazı da nereden çıktı, ''alakaya çay demle'' diyor olabilir. Demeyin, özellikle de ben markayım diyen işletmelerin okumasında büyük fayda var.

Ailenizle ya da dostlarınızla birlikte güzel bir yemek yediniz, dediniz ki gidelim tatlı yiyelim tatlı konuşalım, yanına da çay içelim. İsmini burada vermek istemediğimiz o meşhur markaya gittiniz. Tatlılarınızı ve  çaylarınızı söylediniz.

Tatlılar fena değil ama çaylar... Üstelik 2,5 - 3 TL olan o çaylar yok mu? Çayın fiyatında değiliz ama 5 kuruş etmez çaya da o kadar para istenince insan kızıyor. İşe kestirmeden gidelim, bir daha gitmeyiz olur biter. Evet ama karşımızda ben markayım diyen AVM.lerde ve caddelerde mağazaları olan bir yapıdan bahsediyoruz. Bu durum sadece şu anda bahsettiğimiz marka için değil pek çok kafe / restoran için de geçerli. Ülkemizde filtre kahve kültürünün bu kadar hızlı gelişmesinde acaba iyi çay içemeyişimizin de etkisi var mıdır?

Bunun temeline inersek muhtemelen müşteri mutluluğunun önemsenmemesi ile karşılaşabiliriz...

Bir müşteri olarak karşılaştığımız durumları, bilgimiz ve araştırmalarımızla birleştirelim...(İşin uzmanlarına lafımız yok)

İYİ ÇAY NASIL DEMLENİR?

Kaliteli ve kireçsiz su kullanın (ve su iyice kaynamış olsun)
Kaynamış suyu (porselen) demliğe koyduktan sonra çayı koyun. (Kaynamış suyla çayı demlerseniz çayı haşlarsınız,biraz bekleyin... kaynayan 1 bardak kuru çay, 7 bardak içilecek çay demektir.)
15 dk demlendikten sonra da servise sunabilirsiniz...

İYİ SERVİS NASIL YAPILIR?

Müşterilerin fikirlerini iyi dinleyin. Ona göre ürünlerde ve oranlarda değişiklik yapabilirsiniz.

30 dk.dan fazla beklemiş çayı artık müşteriye getirmeyin. Kimse acımış ve tadı bozulmuş çay için işletmenize gelmiyor. (Suyu sıcak demi soğumuş çay getiren uyanıklara da seslenmiş olalım)

Kar oranlarınızı artırmak için açık çay da getirmeyin, çay yeterince karlı zaten... Açık çayı isteyene getirin.
Çayı güleryüzle servis eder, afiyet olsun gibi cümleler kurarsanız müşterini hoşuna gider...
Sipariş vermek ve hesabı ödemek isteyen müşterileri de zahmet olmazsa hemen fark edin.


Bir sözümüzde yemeğinizi yedikten sonra çay ikram edelim diyen işletmelere. Bunu gerçekten önemseyerek yapın, ya da hiç yapmayın. Çok güzel bir yemek de sunmuş olsanız müşterinin aklında genel olarak o çay ve uğurlamanız kalıyor...

Bunların hiç birini yapmıyor ve yapmayacak da olabilirsiniz. En azından İşler yolunda gitmediğinde bulduğunuz bahanelerin başına bunu koyabilirsiniz...

Şimdi yazımızı bir soruyla bağlayalım

Neden dünya çapında  gıda (cafe - fast food) perakendecisi çıkartamadık diye çok sorduk. Acaba müşteriye değer vermemek bir sebep olabilir mi? Ürün geliştirmeye verdiğiniz önemi müşteri (ve çalışan) memnuniyetine  vermezseniz hakikaten uluslararası bir marka olabileceğinize inanıyor musunuz?

 TÜM YAZILARI GÖRMEK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAMAYI UNUTMAYINIZ.

2 yorum:

  1. Önemsiz gibi görünen ancak bence çok da değerli bir konuyu ele aldığınız için teşekkür ederim. Türkiye'de dünya çapında MARKA çıkaramamızdaki en büyük sorunumuz, anlayışımızda/iş yapış tekniğimizde. Amaç genelde ya günü kurtarmak ya da biraz tanındıktan sonra "nasılsa müşteri geliyor" anlayışıyla kaliteyi düşürmek. Sonrasında ya sürümden kazanç başlıyor ya da müşterileri yabancı markalara kaçırıyoruz. Bakınız, birçok yabancı marka dünyanın neresinde olursa olsun asla kalite ve sunumdan ödün vermediği gibi sahip olduğu değerleri her noktada pazarlar. Bu da müşteride kalıcı bir güven yaratıyor, doğru bir imaj oluşturuyor. Bizim de bu prensipleri edinip, dünya markaları arasında yer almamız dileğiyle...
    Sevgiler,
    Filiz Yurttaşer

    YanıtlaSil
  2. Filiz Hanım merhaba, bu değerli yorumunuz için çok teşekkürler...

    YanıtlaSil