Sayfalar

1 Nisan 2015 Çarşamba

BENİ DELEGE ETME

Sayın Patronum,

Geçenlerde gece geç saatlerde ofiste karşılaştığımızda yüzünüzdeki içten ve mutlu selamlaşmanız beni çok mutlu etti. Daha sonra başka departmandaki bir arkadaşımızdan bizim departmanı çok sevdiğinizi, ellerinden geleni değil fazlasını veriyorlar sözü ile takdirlerinizi belirtmişsiniz, ne mutlu bize.

Elimizden gelenin fazlasını vermeye ''çalıştığımız'' doğru ama karşılığı arzu ettiğimiz mi, işte orası biraz şüpheli. Mesai saatini geçirmemizin genelde sebebi yeterince verimli çalışamayışımız.

Değerli müdürümüzü de anlıyorum; hata istemediği için her işi kendi yapmak istiyor ya da en basit işi bile uzun uzun denetlemek istiyor. Ancak kendisinin unuttuğu bir şey var, tüm bu
davranış biçimi bizlerin yoğun olmamızı sağlıyor ama gelişmemizi engelliyor. Bizler daha
fazla sorumluluk isterken kendimizi sürekli aynı işi yapıyorken buluyoruz. Yani anlayacağınız istediğimiz tecrübeyi kazanamıyoruz. İnsan Kaynakları departmanının binbir uğraşla bulduğu yetenekleri daha sonra rakip şirketlerde görmemizin başında bu geliyor.



Madem geç saatlere kadar kalıyoruz bari bir işe yarasın. Yaptığınız işlerin içine bizleri de katın, iyice tarif edin. İşlerin içine girdikçe ve daha fazla sorumluluk aldıkça bizler de gelişeceğiz. Önemli ve çok zamanını alan bazı işlere ayıracağı zaman azalacak, daha farklı projelerle uğraşabilecek. Özellikle tekrar karşılaşacağı muhtemel işlerden başlayarak bunu yapsa kendisi de mutlu olacak bizlerde.

İşi delege edeceğiniz kişinin yetenek, beceri ve öğrenme kapasitesini bilir, delege edeceğiniz işi ve sonucu net olarak tanımlayın. Doğru motivasyon, yönlendirme ve kontrolle harika işler çıkacaktır. Kendisi de daha üst düzey sorun ve konularla ilgilenme fırsatı bulacaktır.

Çalışanlar geliştikçe daha mutlu olacak, daha mutlu oldukça da daha iyi işler yapacaklar, daha fazla öneri getireceklerdir. Mutlu bir departmanda sirkülasyon azalacak, tam işi öğrendi derken gitmeyecek ve geride kalanlarında böylece iş yükü artmayacaktır.

Çok düşündük, bir neden bunları yapmaz. 1m2.lik bir koltuk sevdası mı, giderse departmanı onun gibi yönetecek birisi olmayacağından patronun vazgeçilmezi olmaz mı, tatillerde bile aranma isteği mi? İnsanın hayatını daha kaliteli yaşayabilmesi için en değerli şey olan zamanı bu kadar müsrifçe nasıl harcayabilir ki?

Şimdi diyeceksiniz ki aynen bum  şekilde kendisiyle konuştunuz mu? Yakın zamanda istifa eden bir arkadaşımız ayrılmadan hemen önce tüm bunları dile getirmiş, üstüne siz böyle yapmaya devam ederseniz direktörlüğü unutun gibisinden cesurca da bir ekleme yapmış...

Cevap ne: Yürüyün gidin, çok bilmiş bilmiş konuşup akşam akşam BENİ DELEGE ETMEYİN...

Kişisel gelişimi ve kariyeri ile ilgili umutsuzluğa düşen çalışanlarınız bu durum değişmezse iş aramaya başlayabilir.  İş arayan sayısının azlığı ile övünürken iş arıyorum diyen çalışan sayınızda bir artış görebilirsiniz ve o iş arayanlar belkide rakiplerinizle dirsek temasına geçmek üzeredir.

Değişmesi mümkün mü? Bunun cevabını bilmek için kahin olmaya gerek yok sayın patronum. Size bağlı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder